İstanbul’un sokaklarında her gün yürüyen yüzlerce insan, belki de yanından geçerken fark etmediği bir adam var. Bu adam, 17 yıldır ekmek kırıntıları toplamaktan vazgeçmemiş bir iyiliksever. Sadık bir şekilde yaptığı bu iş, sıradan bir faaliyet gibi görünebilir; ancak onun için derin bir anlam taşıyor. "Allah rızası için bu işi yapıyorum" diyen bu adam, birçok insan için ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Peki, bu adam kimdir? Neden böyle bir işe kendini adadı? İşte detaylar.
Mustafa Yılmaz, 43 yaşında, 17 yıldır hayatını sokaklarda geçiren sıradan bir adam. Gün boyu İstanbul’un çeşitli yerlerinde yürüyerek, çöplerden ve restoranların önlerinden ekmek kırıntılarını toplayarak, bu kırıntıları aç hayvanlara dağıtıyor. Her gün aynı rutini tekrarlayan Yılmaz, bu işin yalnızca bir gelir kapısı olmadığını, aynı zamanda bir görev bilinci olduğunu vurguluyor. “Geçimimi sağlamak için çöp topluyorum demek doğru olmaz, bu iş benim ruhumun bir parçası haline geldi,” diyor. Yılmaz, yaptığı işin insanlık adına önemli bir katkı sunduğunu düşünüyor.
İstanbul’un kimi bölgelerinde özellikle akşam saatlerinde daha yoğun görülen Yılmaz, topladığı ekmek kırıntılarını genelde park ve bahçelerdeki hayvanlara veriyor. Sadece bu notada kalmıyor; zaman zaman ciddi şekilde aç kalan kedi ve köpeklere de katkıda bulunmak için yemek kapları bırakıyor. Yılmaz, bu insanların neden kendisine yardım eden olmaması gerektiğini düşünüyor. “İyilik, bir alışkanlık haline gelmeli. Bu nedenle ben de Allah rızası için bu işi yapıyorum,” diyor. Yüzlerce insanın caddelerde geçerken göz ardı ettiği o kırıntılar, Yılmaz için bir umut ışığı; hayvanların basit yaşamlarını sürdürebilmesi için önemli bir besin kaynağı.
Mustafa Yılmaz, topladığı kırıntıları, İstanbul’un yoğun gibi görünen yaşamı içinde unutanları hatırlatıyor. “Hayvanlar da bu dünyada yaşıyor ve sevgiye, bakıma ihtiyaçları var. Her zaman bir şeyler yapmayı öğreniyoruz. Ben de bu anlamda kendimi ifade ediyorum,” diyor. Yılmaz, yaptığı işin israfı önleyerek bir fark yaratmayı hedefliyor. Bazen kendisini eleştirenler olsa da, ne düşündüklerine aldırış etmeden yoluna devam ediyor. “Elimden geleni yapıyorum ve bu benim için yeterli,” şeklinde konuşuyor.
Yılmaz’ın bu tutumu, sadece sokaktaki insanların değil, aynı zamanda sosyal medyada tanıyanların takdirini topladı. Onun hikayesinin paylaşılması, birçok insan için ilham kaynağı oldu. Farklı şehirlerden ve ülkelerden insanlar sosyal medyada Yılmaz’ı örnek gösteriyor, ekmek kırıntılarını değerli kılmanın önemine dikkat çekiyorlar. Bu anlamda Mustafa Yılmaz, sadece bir sokak hayvanları dostu değil, aynı zamanda bir sosyal sorumluluk sembolü haline gelmiş durumda.
Sonuç itibarıyla, kişinin niyetinin temizliği ve iyi bir amaç uğruna yaptığı işler, başkalarına ilham veriyor. Yılmaz’ın hayatı, birçok insana hatırlatıyor ki, bazen en küçük eylemler bile büyük değişimlere yol açabilir. Onun bu fedakarlığı, topluma bir şeyler katmanın ne denli önemli olduğunu gösteriyor. “Bir ekmek kırıntısı bile önemli, çünkü o kırıntılar belki de hayvanların hayatını kurtaracak. Benim için bu, bir yaşam şekli,” dediğinde, onun iyilikteki azmi tüm ayrıntılarıyla görünür hale geliyor. Kim bilir, belki de Yılmaz’ın yaptığı bu küçük iyilikler, başka vicdanları harekete geçirir ve bir zincirleme reaksiyon yaratır. Ekmek kırıntıları toplamak, pek çok insan için sıradan bir davranışken, Yılmaz için bir yaşam biçimi, insanlığa olan inancının bir yansıması ve hayvanlarla insanlık arasındaki bağı güçlendiren bir köprü haline geliyor.